Üye Girişi
ATB BİLGİ PANELİ
Mobil Linkler
ETKİNLİK TAKVİMİ
BORSAVİZYON
Borsavizyon Dergisi
ANKET
Memnuniyet Anketi
Üye Memnuniyet Anketi
SERTİFİKALAR
LİNKLER
Su problemini eğitimle çözeriz

2021 Yılının ilk çeyreğine genel bir çerçeveden bakacak olursak, 2020 yılına göre pek fazla bir gelişme ve değişim olmadığını söylemek mümkün. Piyasanın, ekonominin, paranın hareket alanı, günlük vaka sayısına endeksli şekilde seyrediyor.

Günlük vaka sayıları düşükse yasaklar gevşetiliyor. Gevşetilen yasaklarla beraber, normalleşmeyi sabırsızlıkla, özlemle bekleyen insanlar sokaklara eskisinden daha da coşkulu bir şekilde dönüyor. Bunun sonucunda da kaçınılmaz bir şekilde vaka sayıları yasaklardan öncesinden bile daha yüksek seviyeye ulaşıyor. Kısacası attığımız her taş, bir öncekinden daha geriye düşüyor.

Günlük vaka ve ölüm oranlarına paralel olarak tekrar gündeme gelen kısıtlamalar, toplumun her kesiminden insanın zor zamanlar geçirmesine neden oluyor. Vadesi Pandeminin biteceği tahmin edilerek verilen krediler, Kısa Çalışma Ödeneği, kira yardımı gibi destekler devam etmeli hatta bu destekler arttırılıp tam kapatma düşünülmelidir.

***

Bir hayati meseleden diğer bir hayati meseleye geçiş yapmak istiyorum. Gündemimizi çok daha fazla meşgul etmesi gereken ve somut adımlar atılmasına ihtiyaç olan bir mesele:

Yaygın bilinenin aksine Türkiye, su stresi çeken ve maalesef su fakiri olma yolunda ilerleyen bir ülke.

Devlet Su İşleri’nin (DSİ) resmî sitesinde yer alan kriterlere göre, ülkede kişi başına düşen su miktarı kriteri üzerinden ülkeler “su zengini” veya “su fakiri” olarak nitelendiriliyor. Bu sıralamaya göre kişi başına düşen yıllık su miktarı 8.000 m³ ‘ten fazla olan ülkeler su zengini, 2.000 m³’ten az olan ülkeler su kıtlığı yaşayan ülkeler ve 1.000 m³’ten az olan ülkeler ise su fakirliği çeken ülkeler arasında yer alıyor.

DSİ’nin verilerine göre Türkiye’de yıllık kişi başına düşen su miktarı yaklaşık 1333 m³. Bu miktar ile de Türkiye, su kıtlığı çeken ülkeler kategorisinde yer alıyor. Ancak, TÜİK’in 2030 yılı için 100 milyonluk nüfus tahmini göz önünde bulundurulduğunda, mevcut su miktarı ve tüketimi sabit kaldığında kişi başı kullanımın 1120 m³/yıl civarında olacağı öngörülüyor.

Dünya su kaynaklarının yaklaşık %70’i tarım amaçlı kullanılırken, sanayi kullanımı %19, evsel kullanım ise %11 civarında bulunuyor. World Wide Fund’ın (Dünya Doğayı Koruma Vakfı WWF) DSİ istatistiklerinden derlediği Türkiye Su Riskleri raporuna göre, Türkiye’de de tarım sektörünün su kaynaklarının kullanımındaki payı yaklaşık %72.

Bugün kafanızı nereye çevirirseniz çevirin, evsel kullanımı düşürmeye yönelik bir kamu spotuna rastlıyorsunuz. Ancak açıkça görülüyor ki buradaki yanlışlık tarım ve sanayi kullanımında. Buna göre bizim ivedi şekilde çiftçimizi bilinçlendirmemiz, vahşi sulamadan vazgeçmemiz gerekiyor.

Vahşi sulama yapan çok sayıda çiftçimiz var.  “Ne kadar çok su verirsem o kadar çok ürün alırım” anlayışı ne yazık ki devam ediyor. Amaç toprağı değil, bitkiyi sulamak olmalı.

Randıman oranlarına bakıldığında, salma, karık, tava usulü sulamada randıman oranı yüzde 45-50 iken, yağmurlama sulamada bu oran yüzde 75’e, damla sulamada ise yüzde 90-98 oranına çıkıyor.

Akıllı modern sulama sistemleri ile toprakta etkili kök derinliğindeki su durumuna göre sulama yapmayı sağlayan “Yeni Nesil” cihazlara ihtiyaç var. Endüstri 4.0 ‘a uygun sulama otomasyon sistemlerini alan çiftçilere ve çiftçi gruplarına, sulama kooperatiflerine ilave hibe desteği verilmesi suyun verimli kullanılması için çok önemli.

Unutulmamalı ki, Türkiye su zengini bir ülke değil, su zengini gibi su tüketen bir ülke. Biz çocuklarımıza ve torunlarımıza bırakabileceğimiz bir gelecek için, alışkanlıklarımızı ve yanlış bildiklerimizi bugünden tezi yok düzeltmeli ve bu yönde çalışmalıyız.


Yayın Tarihi : 28.04.2021 / Okunma Sayısı : 371
İLETİŞİM
Macun Mahallesi 171. Cadde No:4 Yenimahalle / ANKARA
T : +90 312 327 00 00 (pbx)      F : +90 312 324 08 57      E-Mail : info@ankaratb.org.tr