Üye Girişi
ATB BİLGİ PANELİ
Mobil Linkler
ETKİNLİK TAKVİMİ
BORSAVİZYON
Borsavizyon Dergisi
ANKET
Memnuniyet Anketi
Üye Memnuniyet Anketi
SERTİFİKALAR
LİNKLER
Tarımın gücü

Tüm dünya özellikle gelişmekte olan ülkeler adı konulmamış bir kaos içinde. Küresel ısınma, pandemi derken son olarak kuzeyimizde patlak veren savaş nedeniyle ülkeler gıda ticaretinde hiç olmadığı kadar korumacı davranıyor. Gıda üreten ülkeler ihracat yapmama kararı alırken, gıda ithal eden ülkeler ihtiyacının çok daha fazlasını daha sonra bulamam endişesi içinde satın alma yarışına giriyor.

Zaten rekor üstüne rekor kıran Tarım Spot Endeksi son olarak Hindistan’ın buğday ihracatına yasak getirmesi kararıyla vites yükseltti.

Bu karar için İngiltere Merkez Bankası Başkanı Andrew Balley, ekonomi için kıyamet doğuracak sonuçları olabileceğini söyledi. Balley, bu kararın kimse tarafından beklenmediği için şok etkisinin fiyatları daha da tırmandıracağını ifade etti.

Çin’den sonra dünyanın en büyük ikinci buğday üreticisi olan Hindistan, bu yasağı öncelikle iç piyasanın taleplerini karşılamak üzere getirdiğini ifade etti. Yasakla beraber Avrupa’da da piyasalar altüst oldu. Avrupa Emtia ve Endeks Borsası Euronext’te bir ton buğday 435 Euro’ya el değiştirdi.

Ukrayna’da ise 40 milyon ton tahıl, Rusya ablukası nedeniyle ihraç edilemiyor. Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre sadece Rus ablukası altındaki Ukrayna limanlarında 25 milyon ton tahıl savaşın biteceği günü bekliyor. Süreç uzadıkça, ürünlerin zarar görme, çürüme ihtimali de artıyor.

Bu yıl yine savaş nedeniyle Ukrayna’da buğday hasadının 18,2 milyon tona gerilemesi bekleniyor. Dünyanın en büyük 5. Buğday ihracatçısı olan Ukrayna’nın yaşadığı sıkıntıların, sadece Türkiye’de ya da sadece Avrupa’da değil tüm dünyada endişe yarattığını gözlemliyoruz.

ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, “Savaşın Ukrayna'nın ötesinde bir etkisi var ve bu çok endişelendiğimiz bir durum. Korkarım ki elimizde gerçekten küresel bir kriz var” dedi.

***

Türkiye, yıllık 118 milyon ton bitkisel üretim ve 23.4 milyon hektar tarım alanıyla dünyanın önde gelen tarım ülkesi konumunda bulunuyor. 72 milyonun üzerinde küçük ve büyükbaş hayvan varlığına sahipken, yıllık 785 bin ton su ürünleri, 2,2 milyon ton kanatlı sektöründe üretim hacmine ulaşmış durumda. Türk çiftçileri, ürettiği ürünlerle turistlerle beraber 120 milyona ulaşan insanın beslenme ihtiyacını karşılarken, tarım ürünleri 200 ülkeye ihraç edilerek Türkiye’ye yıllık 25 milyar dolar döviz kazandırıyor.

Ancak giderek artan girdi maliyetleri, plansızlık ve her yıl kaybettiğimiz tarım alanları, üreticiyi üretimden uzaklaştırıyor. TEPAV’ın araştırmasına göre çiftçi sayısı geçtiğimiz yıla oranla %13,2 (75 bin kişi) azalarak 500 binin altına düştü.

Çiftçi sayısı hızla azalırken, çiftçilerimizin yaş ortalaması da giderek artıyor. Çiftçi baba, oğluna mesleğini önermiyor, öğretmiyor. Böylece nesilden nesile aktarılan bilgi birikimi de kayboluyor.

TÜİK verilerine göre nisan ayı Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi yıllık %118,53 artış gösterdi. Bu maliyet artışını üretici, ürünlerine uzun süredir yansıtamıyor. Zararına, kıt kanaat geçinerek üretim yapıyor. Ne kadar destek alacağını, bu desteğin ne zaman ödeneceğini, ürettiği ürünün taban fiyatının ne olacağını bilmeden üretim yapıyor.

Üretici zarar ediyorum diyor. Devlet, ben destek veriyorum diyor. Halk, ben pahalı yiyorum diyor. Kimse yaptığı ticaretten memnun değil. Ancak küresel gıda fiyatları da giderek yükseliyor. Hatta ileride paranız olsa dahi, satın almak istediğiniz ürüne ulaşamama durumundan söz ediliyor.

Benzeri durum hayvansal tarım için de geçerli. Süt ineklerinin yem maliyetini karşılayamayan süt üreticisi, ineklerini kesime göndermek durumunda kalıyor. Yem fiyatlarına gelen zamlar, Süt taban fiyatlarına yetişemediği için üretici sürekli zarar ettiğini söylüyor. Bunun sonucunda nüfusumuz giderek artarken hayvan varlığımız azalış eğiliminde görünüyor.

***

Değerli okurlar, Türkiye 1938’den beri tarıma destek veriyor. Ancak sonucu takip etmiyor. Belli ki ortada bir yanlışlık var ama ısrarla aynı politika takip ediliyor.

Örneğin sulama konusunda, havza projeleri 7-8 senedir tam olarak devreye girebilmiş değil. Türkiye batıya göre daha az yağmur alan, küresel ısınmayla beraber daha da kuraklaşan bir yapıya sahip. Ancak artık teknoloji bizim akarsu ve nehirlerimizin yönüne müdahale etmemize olanak sağlıyor. Bunların denize akmasını engelleyerek yönünü tarlalarımıza çevirebiliriz. 

Dünya artık teknolojiyi, eğitimi tarımla beraber konuşuyor. 1 karış topraktan, 1 damla sudan, 1 saatlik güneşten nasıl optimum fayda sağlayıp en yüksek kalitede üretim yapabilirimi tartışıyor. Dünyadaki bütün gelişmiş ülkeler, isterse çölün ortasında olsun, isterse bataklığın içinde olsun tarımın ne kadar önemli olduğunun farkında. 

Tarımın, giderek artan dünya nüfusu ve kıt kaynakları en iyi yönetebilenlerin dünyasında, nükleer silahlardan daha büyük bir etki ve caydırıcı güç unsuru haline geldiğini söyleyebiliriz.

Tarım, günümüz dünyasında ülkeler için sadece kâr/zarar meselesi değil, aynı zamanda bağımsızlık ve pazarlık unsurudur. Tarıma hak ettiği ilgiyi göstermezsek, hak ettiğimiz gibi yaşamak ancak hayal olur.


Yayın Tarihi : 30.05.2022 / Okunma Sayısı : 825
İLETİŞİM
Macun Mahallesi 171. Cadde No:4 Yenimahalle / ANKARA
T : +90 312 327 00 00 (pbx)      F : +90 312 324 08 57      E-Mail : info@ankaratb.org.tr